"..Tıpkı bir şerefsizmişçesine, seviniyorum bu mesajı gördüğüme. Tek eline alan ben değildim.."
Eve dönüş yolunda bir iki arkadaşımla daha konuştum. Hepsiyle "Ya benim cidden çok kötü geçti. Şaka değil bu. Sizin de kötü geçti di mi, oh tamam." gibisinden diyaloglar yaşadım. Gözlerim dolu dolu. Annem "İyidir iyidir." diyor. Bu kadar kötü geçtiğini düşünmeme rağmen, içimde "Oh lan bitti en azından ya." hissi var. Aslında bilmiyorum ki, her şeyin aslında daha yeni başladığını.
"Bakmam ben sorulara yeaa." falan diye atıp tutsam da, sınav sonrası kendime hakim olamayarak korka korka baktım cevaplara tabii. Biraz rahatlattı beni bu. Çünkü "Çok kötü" değil de, "Kötü" olduğu anlaşılıyordu sınavın. Her neyse efendim, ne olursa olsun tatile girmiştik işte.
Sınavın sona ermesi ve puanların açıklanması arasında yaklaşık bir aylık bir süreç var. Efendim bu bir ayda ben yaptığım sözde tatilden hiçbir bok anlamadım. "Lan ne olacak laaaan." diye geçti bir ay. Sonunda da "Şu gün şu saatte sınavları ÖSYM'nin sitesinden öğrenebilirsiniz." haberini aldım. O gün, o saat geldi.
Bu noktada herkesin "Yaa abi 23103 kere denedim site açılmıyor abii." diye anıları oluyor. Ben ise siteye girdim, gerekli bilgileri girip enter tuşuna tıklayınca, haşırt diye karşımda sonuç sayfamı gördüm. Ulan resmen üzüldüm sayfanın açıldığına. Ben "Amaaaan daha sayfa açılmaz zaten canım heheh." diye bir rahatlık halindeyken, her şeyi bir anda görmek ufak çapta bir travma yaşattı. Neyse efendim gördük puanımızı. Üç yüz otuz bir küsür bir şey. Türkiye'de de dokuz bin seksen bilmem kaçıncı olmuşum.
Aslına bakılırsa beklentilerimin üzerinde bir puan bu. Ama ben kendimi üzülmeye o kadar şartlamışım ki, o an orada ikinci olsam "Birinci olamadım abi." diye zırlarım, biliyorum. Annem yine her zamanki rahatlığıyla "Aa süper puan işte." falan diyor. Ben "Yaaa ne süperi laağn sus delirtme beni sıçtım lan suus." diye anırıyorum umarsızca. Bitti mi? Yok efendim, daha en pislik aşama şimdi başlıyor işte.
Tercih aşaması. Sonuçların açıklandığı tarihten 15 Ağustos tarihine kadar olan dönemi de, "2008 ÖSS Taban Puanları" kitapçığını başucu kitabım haline getirerek geçirdim. Hayatımda duymadığım okulların taban puanlarını, sıralamalarını, bilmem nelerini ezberledim. Karar vermeye çalıştım. Aa dur lan. Bunları ayrıca anlattığım bir yazı daha var aslında tarihin derinliklerinde. Bak burada.
Tercihlerimizi teslim etme zamanı geliyor. Benim elimde yaklaşık bin beş yüz saatlik bir çalışmanın ürünü olan bir tercih listesi var. Teslim ediyorum.
15 Ağustos 2008. Zeytinli'deyim. Çadır madır. Sabah annem arıyor. "ODTÜ Sosyoloji'ye girdin." diyor. Beklediğim haberi veriyor. "Tamam." diyorum. Aslında severek, isteyerek yaptığım bir tercih var ortada. Kazanmışım falan. Ama nedense bir şey hissetmedim lan. Sanki aylardır "Ay nereye girek." diye çırpınan ben değilim. Gittim yine denize girdim, konserleri izledim falan. Tabii bunda sınav sonucumu sol üstteki şekilde, çadırın içinde uyuklarken öğrenmemin etkisi de olabilir. Benim için de ÖSS defteri, işte o gün, orada kapanmış oldu.
Evet efendiiim. Sevgili okurlarıııım. ÖSS'ye girecek sevgili gençleeeer. İşte, ÖSS yazı dizimizi bu noktada bitirdik. Peki ya bu yazı dizisinden neler öğrendik? Birincisi, ben kararsız dallamanın biriyim. İkincisi, kararsızlık kötü bir şey. Üçüncüsü, sınav bu Pazar bitmeyecek. Hehehe. Daha bunun yazı var lan. Ohooo sen daha dur. Neyse daha fazla moralinizi bozmadan gideyim buralardan. Gitmeden evvel size aklımda kalmış birtakım bilgileri de aktarayım, belki sınavda çıkar: Mısırlılar ölümden sonra yaşama inanıyor, şıklarda bu varsa soruyu okumayın işaretleyin geçin. İlk realist roman Recaizade Mahmut Ekrem'in Araba Sevdası. Eeöö. İntegral türevin tersi falan işte canım hehehe. Gittim ben.
s.
Evet efendiiim. Sevgili okurlarıııım. ÖSS'ye girecek sevgili gençleeeer. İşte, ÖSS yazı dizimizi bu noktada bitirdik. Peki ya bu yazı dizisinden neler öğrendik? Birincisi, ben kararsız dallamanın biriyim. İkincisi, kararsızlık kötü bir şey. Üçüncüsü, sınav bu Pazar bitmeyecek. Hehehe. Daha bunun yazı var lan. Ohooo sen daha dur. Neyse daha fazla moralinizi bozmadan gideyim buralardan. Gitmeden evvel size aklımda kalmış birtakım bilgileri de aktarayım, belki sınavda çıkar: Mısırlılar ölümden sonra yaşama inanıyor, şıklarda bu varsa soruyu okumayın işaretleyin geçin. İlk realist roman Recaizade Mahmut Ekrem'in Araba Sevdası. Eeöö. İntegral türevin tersi falan işte canım hehehe. Gittim ben.
s.
1 yorum:
331 alsam "kendimi aştım,gerekeni yaptım" diyip bir sahil kasabasına yerleşirim.
Yorum Gönder