18 Nisan 2009 Cumartesi

Radyo..


Fark etmiş olabilirsiniz, bir süredir bir şeyler yazıp çizemiyorum bloglara. Hele Hafif Tarih'i iyice boşladım, resmen 10 gün oldu bir şey koymayalı. Hafif Tarih sevenlerden özür diliyor, 19 Nisan Pazar günü bu boş geçen günlerin acısını çıkartacağıma and içiyorum. Peki ya bir sorun, acaba neden yapamıyorum? Ne yazıktır ki, bugünleri oldukça yoğun geçirmekteyim. Bu yoğunluğun nedenlerinden biri de radyo.

Efendim okula geldiğimde dahil olduğum tek tük topluluklardan biri de "Radyo Topluluğu" idi. Hatırlarım, arkadaşlarımla tanışma toplantısına gittim ve Radyo Topluluğunu kendime göre bulmadım. Şu blogu devamlı takip edenler artık ne kadar kendi halinde, çekingen bir insan olduğumu sanırım biliyorlardır. Ancak Radyo Topluluğu çok neşeliydi. Benim neşe katsayımın oldukça üstündelerdi. Bu yüzdendir ki "Oha lan ben bu kadar renkli bir insan değilim, yapamam ben burada." gibi düşünceler geçti aklımdan. Onlar ise neşelilerdi.

Daha sonra her pazar günü saat 14 sularında, radyo derslerine gitmeye başladık. Ünlü konuklar, hoşsohbet, eğlence ve daha fazlası! Evet bu dersler de oldukça neşeliydi. Güzeldi ama. Bu neşeli derslerin ardından neşeli bir törenle derslere katıldığımızı belgeleyen bir sertifika aldık. Bunun anlamı şuydu: Toplulukta alt kurul olmuştuk ve bundan sonra işin pratiğine geçmeye hak kazanmıştık. İşte, işin pratiğine geçme aşamasındayım ben de birkaç gündür.

Vallahi pek radyo dinleyen bir insan değilim. Radyoyla en yoğun ilişkim lise hayatım boyunca okul servisinde "Powertürk" dinlemek oldu. Bir de TRT Fm bilirim biraz. TRT Fm'in haber müziğini çok iyi bilirim. Eminim ki duysanız siz de bilirsiniz. Başka? Bir de bazı sıkıcı yaz geceleri Muzo'yu dinlerdim. Gördüğünüz gibi 18 yıllık kısa ömrümde radyoyla olan alâkamı üç satırda aktarmayı başardım. Buna rağmen radyoda bir şeyler yapmaya oldukça heves ettim.

Bilenler bilir, boru gibi bir sesim vardır. Ben de kendi kafamda bu sesin haber okumaya elverişli bir ses olacağı kanısına vardım. "Evet lan kassam yaparım ben bu işi." diye düşündüm. Zaten DJ olacak meziyet ve neşeyi de göremiyorum kendimde, "Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin" falan desem bana yeter yani. Ancak öğrendim ki, haber okumaktan ziyade DJ olmaya uğraşsam; benim açımdan daha faydalı olabilirmiş.

Ulan DJ olmayı geçtim, bu işi denemek bile gerilim arkadaş. Ben "Radyo Odtüüüü yüzüçnoktabiir hayatın sesini aağğç! Bomba gibi bir şarkı enerjiler süppppper kelebekler böceklerrr müthişşş." falan diye konuşabilecek adam mıyım lan? Konuşmayı geçtim, peki ya bunları yazmak? Vallahi o kadar imkansız geliyor ki şu anda. Ama deniyoruz. Bakalım. Hayat neler gösterecek.

Gördüğünüz üzere gerçekten yoğun işlerim var. Şimdi oturup anons yazacağım biliyor musunuz? "Günü yakalama" anonsuymuş. Ben kendim yakalayamıyorum günü, size mi yakalatacağım yani? Bırak allaaaşkına. Esen kalın efendim.

s.

4 yorum:

Burcu Bozkurt dedi ki...

:D

DJliği denemen konusundaki öneri Deniz'den mi geldi?

s. dedi ki...

evet öyle uygun görüyor ama bakalım ne olacak :D

zilif dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
denemeci paşa dedi ki...

Hahaha radyo deneyiminde adeta kendimi buldum.