Oysaki her şey ne kadar güzel başlamıştı. Sabahın erken saatlerinde kalktım. Öksürük krizinden bir nebze olsun kurtulmuş gibiydim. Yüzümü yıkadım. Pencereden dışarıya baktım. Adeta "Hacı ne işin var yurt odasında hadi git giyin, gel." diyordu hava bana. Güzel bir banyo yaptım, rahatladım. Arkadaşlarımla kahvaltı etmeye gittim. Harika bir kahvaltının ve akabindeki sohbetin ardından okulun radyo topluluğunun dersine gittim. Oradaki arkadaşlarımla da sohbet ettim. Radyo Topluluğu üyeleri de her zaman olduğu gibi parıl parıl parlıyor, etrafa mânâsız bir neşe saçıyordu. Eğleniyordum. Güzel bir gündü.
Dersin ardından yemek yeme kararı alındı. Gidildi. Yenildi. Akşamki derbide takımların şansı üzerine birtakım tahminler yürütüldü. Hoşsohbet sürüyordu. Yemeğin ardından bazıları evine gitti, bazıları okulumuzdaki Çarşı'nın karşısındaki çimlere yayılarak baharın tadını delicesine çıkarma kararı aldı. Herkes programını yapmıştı. Ortada bir tek ben ve arkadaşım Berkay kalmıştık.
Dışarı çıktık. Ortalık sayfiye yerine dönmüş idi. İnsanlar çok mutluydu. Her tarafta sevgililer, sevgililer. Arkadaş grupları. Kahkahalar. Neşe yumağı. Biz de bu bahar havasında ne yapacağını bilemeyen iki öküz olarak "Top oynayak." dedik.
Top aldık. Top oynayacak yer bulamadık. Saçma sapan otların arasına girdik. Birbirimize pas attık. O bana attı. Ben ona attım. Durduk. Topu geri verdik.
Çimlerdeki neşe yumağına katılalım dedik. Ancak arkadaşlarımız kahkahaya doymuş olacak ki, kalkıyorlardı. Kimi bu güzel günün ardından eve gidiyordu, kimi Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki mücadeleyi izlemek üzere oradan ayrılıyordu. Biz iki öküz, bu fikirleri cazip bulmadık. Çok daha güzel planlarımız varmışçasına oradan ayrıldık.
Yürüdük. Sağa yürüdük. Sola yürüdük. Geri yürüdük. "Beşiktaş da bu sene iyi." dedi Berkay. Sustuk. Yürüdük. "Gel Çarşı'ya gidelim, tanıdık simalar görürüz belki." dedim Berkay'a. Ne yapsın, kabul etti. Gittik. Görmedik. Çıktık. Yürüdük.
"Şok" alışveriş merkezine girdik sonra. Su almak için. Berkay bir adet Pınar Su ve Ülker Napoliten Çikolata satın aldı. Ben de bir adet Pınar Su ve Alpella Üçgen Çikolata satın aldım. Katalog ürünüydü, ucuza aldım. Bu 1.8 liralık alışverişin ardından biraz daha sağa sola yürüdük, elimizde yolluklarımızla.
Çarşı'ya geri döndük. Belki maçı izleriz dedik. Yer bulamadık. İki şopar, merdiven altına oturup oranın buranın ekranından sebeplenmeye çalıştık. Vazgeçtik. Geri döndük. Kısa bir yürüyüşten sonra o evine gitti, ben yurduma ilerledim.
Güzel başlayan bir gündü. Tatsız bitti. Yürüdüm.
s.
Dersin ardından yemek yeme kararı alındı. Gidildi. Yenildi. Akşamki derbide takımların şansı üzerine birtakım tahminler yürütüldü. Hoşsohbet sürüyordu. Yemeğin ardından bazıları evine gitti, bazıları okulumuzdaki Çarşı'nın karşısındaki çimlere yayılarak baharın tadını delicesine çıkarma kararı aldı. Herkes programını yapmıştı. Ortada bir tek ben ve arkadaşım Berkay kalmıştık.
Dışarı çıktık. Ortalık sayfiye yerine dönmüş idi. İnsanlar çok mutluydu. Her tarafta sevgililer, sevgililer. Arkadaş grupları. Kahkahalar. Neşe yumağı. Biz de bu bahar havasında ne yapacağını bilemeyen iki öküz olarak "Top oynayak." dedik.
Top aldık. Top oynayacak yer bulamadık. Saçma sapan otların arasına girdik. Birbirimize pas attık. O bana attı. Ben ona attım. Durduk. Topu geri verdik.
Çimlerdeki neşe yumağına katılalım dedik. Ancak arkadaşlarımız kahkahaya doymuş olacak ki, kalkıyorlardı. Kimi bu güzel günün ardından eve gidiyordu, kimi Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki mücadeleyi izlemek üzere oradan ayrılıyordu. Biz iki öküz, bu fikirleri cazip bulmadık. Çok daha güzel planlarımız varmışçasına oradan ayrıldık.
Yürüdük. Sağa yürüdük. Sola yürüdük. Geri yürüdük. "Beşiktaş da bu sene iyi." dedi Berkay. Sustuk. Yürüdük. "Gel Çarşı'ya gidelim, tanıdık simalar görürüz belki." dedim Berkay'a. Ne yapsın, kabul etti. Gittik. Görmedik. Çıktık. Yürüdük.
"Şok" alışveriş merkezine girdik sonra. Su almak için. Berkay bir adet Pınar Su ve Ülker Napoliten Çikolata satın aldı. Ben de bir adet Pınar Su ve Alpella Üçgen Çikolata satın aldım. Katalog ürünüydü, ucuza aldım. Bu 1.8 liralık alışverişin ardından biraz daha sağa sola yürüdük, elimizde yolluklarımızla.
Çarşı'ya geri döndük. Belki maçı izleriz dedik. Yer bulamadık. İki şopar, merdiven altına oturup oranın buranın ekranından sebeplenmeye çalıştık. Vazgeçtik. Geri döndük. Kısa bir yürüyüşten sonra o evine gitti, ben yurduma ilerledim.
Güzel başlayan bir gündü. Tatsız bitti. Yürüdüm.
s.
1 yorum:
evet. o sarışın, kapşonlu ve berkay olan benim.
@sinan; şahane tasvir. valla.
Yorum Gönder