16 Mayıs 2009 Cumartesi

Şenlik..


Yaklaşık iki ay sonra evimden, sıcak odamdan bildirmenin huzuruyla selamlıyorum sizleri. Naber? Şenliklerden bahsedecektim size ben. ODTÜ Bahar Şenliği 2009. Üstünden fazla zaman geçmeden ilk şenliğimin izlenimlerini paylaşayım sizlerle.

Şimdi efendim bizim okulumuzun belli bir duruşu var biliyorsunuz. Haliyle sponsor falan alınmıyor şenlik için, ne münasebet. Tabii politik duruşumuzdan taviz vermememizin bedeli olarak, şenlik kalitesi bir nebze olsun düşüyor. Uluslararası Gençlik Topluluğu organize ediyor şenlikleri. Herhalde pek beceremedikleri düşünülüyor olacak ki, nereye gitsem bu topluluğun üyesi arkadaşlara küfrediliyor. "UGT'yi şöyle skelim böyle sokalım." diye konuşulanın haddi hesabı yok. Buradan UGT'ye sesleniyorum, şenliğin kalitesini falan geçtim, onurunuz gururunuz için bırakın lan şu işi artık. Ben utandım artık size edilen küfürlerden.

Aslında kabul etmek lâzım, hemen her insanın zevk alabileceği aktiviteler yayılmış kampüsün dört bir yanına. Misal tıpkı bir yavşakmışçasına dans etmek, Murat Boz'la coşmak istiyorsan, Radyo Topluluğunun standının önünde konuşlanabilirsin. Burada şenliğin tamamını tek elleri havada dans ederek geçiren insanlar oluyor. Şarkıları yaşayan insanlar. "Şu dilime kolay ama yüreğime zor bir durum." derken bir elleriyle kalplerini gösteriyorlar işveli işveli falan. Müzik yayınını da topluluktaki öğrenciler yapıyor. Yaptıkları şey bir şarkıyı kapatıp diğerini açmak, fazlası değil, ancak bunu adeta bir DJ Tiesto, adeta bir Moby edasıyla yapmaları komik oluyor tabii. Sonuç olarak burası şenliğin en civcivli mekânı.

Şenlikte akşam saatleri ise stadyumda geçiyor efendim. Gündüz Murat Boz'la coşan halk, burada "Yuh yuh soyanlara, soyup kaçıp doyanlara." diye haykırabiliyor. Stadyum bölgesinde toplanan binlerce insan var. Bu binlerce insanın büyük çoğunluğu erkek. Bütün bu erkekler ise ortak bir amacın peşinde: "Hatun yapalım." Bu kutsal amaca ulaşan yolda en büyük yardımcılarıysa, tahmin edebileceğiniz gibi alkol. Bu kutsal ortam, kimi tek gecelik kimi hâlâ süren pek çok aşkın filizlenmesine yol açtı haliyle. Ben ise en az kendim kadar lavuk arkadaşlarımla "Votka içek la.", "Meyve suyu bitti la." gibi şen sohbetlerin döndüğü güzel bir ortam kurdum. Belki yalnızdık, belki filizlenen aşkların başrollerinde yoktuk, ama neşemiz yerindeydi. Bu harika gecelerin üçüncüsündeyse; bendeniz Tekel Votka'nın dayanılmaz cazibesine biraz fazla kapılarak geceyi erken bitirdim. Kötüydü. Uzatmayın lan işte a aa.

Hadise çıktı şimdi annem çağırdı, onu izledim geldim. Neyse. Şey. Alkol demişken, okula alkol sokmak da ayrı bir gerilim. Ulan şenlik zamanı izin verin şuna di mi ama. İzin verilmediğinden ötürü insanlar da oralarına buralarına şişeler sokarak aştı bu krizi. Peki ya biz? Birkaç biramızı kapıda bıraktık biz. Sokamadık. El konuldu. Zaten 3-5 lavuk takıldık bütün şenlik, içkileri de kaptırdık bak görüyor musun. Allah Allaah.

Bundan sonrasını teferruat olarak görüyorum. Benim için şenlik bu ayrıntılardan ibaret. Yedik. İçtik. Güldük. Yeter. Bir de kusmasaydık iyiydi.

s.

1 yorum:

yiğit dedi ki...

lady gaga poker face