Merhabalaar, iyi akşamlaar. Nasılsınız? Ben ölüyorum da. Öksürmekten yoruldum, usandım. Hâl böyle olunca kafam da yeteri kadar verimli çalışmıyor. O yüzden bu geceyi ikinci konusuz yazıma ayırıyorum izninizle.
Ne diyordum işte, hastayım. Acılar içerisinde kıvranıyorum. Bunun sebebi de muhtemelen Ankara'da Eymir Gölü'ne yaptığım yersiz ziyaret. Aslında ziyaretin yersiz olmasından ziyade, benim olumsuz hava koşullarına karşı aldığım tavır yersiz idi. Nedense havanın güzel olacağı, bahardan kalma neşeli bir gün geçireceğimi hayal eden bendeniz; kazağımın üstüne polar giymeye karar vererek ölüm fermanımı imzaladım adeta. Yalnız bunu anneme söylemedim, okuyor bi de bunları. Buradan hepinizin huzurunda annemden özür diliyorum "Yavrum sıkı giyin." ikazlarına kulak vermediğim için.
Hasta olunca kırk çeşit ilaç almak durumunda kaldık tabii. Yok efendim Sudafed içecekmişim de anında geçecekmiş, pastil alırsam bir şeyciğim kalmazmış. Ne oldu? Neden bu haldeyim şimdi sorarım sizlere? Bunun üzerine ben de ismini okuyamadığım "Xcdfeererged", "Htylmcnnhsed" gibi birtakım antibiyotik ilaçlardan medet ummaya başladım. Henüz sonuç almış değilim.
Neyse o değil de, İzmir'e geldim oy kullanmaya. Yarın ilk kez oy kullanacağım. Üç tane zarf, beş tane pusula olacakmış bilmem ne, ilk seçimimde zorlu bir sınav vereceğim anlaşılan. İlçemin belediye başkan adaylarını da dün öğrendim, çok bilinçli bir seçmenim yani. Belirtmeden geçemeyeceğim, MHP'nin Konak belediye başkan adayı; Biri Bizi Gözetliyor evinden "05 Tülin". Evet.
Seçimler öncesi Muhsin Yazıcıoğlu ve ekürisi de helikopter kazası sonucu vefat ettiler biliyorsunuzdur. Kendisinden pek hazzetmezdim ancak yine de çok trajik bir ölüm olduğunu kabul etmek lazım. Ben de kırk yılın başı evime gelmişim, televizyon izleyeyim diyorum. Bütün kanallarda Muhsin Yazıcıoğlu'nun "Üşüyorum" adlı manzum eserini "Sanki ölümü hissetmişti..." anonslarıyla dinliyorum. Kısmet.
Bugün aslında "Hafif Tarih"e koyacaktım bir şeyler, ama kısmet olamadı. Açtım yazmaya başladım, yine Hitler mitler bir şeyler diyorum, ancak ne yazık ki kafam çalışmıyor. Yapamıyorum. Bunun için bana "Hani lan savaş?" diyen tek tük okurlarımdan özür diliyorum. Bu arada orada soramıyorum, burada sorayım; güzel bir şey oluyor mu sizce bu tarih muhabbetleri? Yapıyoruz böyle bir şeyler ama haybeye yapmıyoruz di mi? He? Bu arada ilk başlarda müthiş bir gazla iki günde bir yazı ekliyordum oraya ama, gördüğünüz üzere hızım kesildi. Ama devam edecek. Belli bir sisteme oturtmayı düşünüyorum. Mesela haftada bir ya da iki gün, ama belirli günlerde yazı koymak gibi. Yapacağım bunu. Ama Ankara'ya dönünce. İyileşince. Vallahi beynim durdu bu aralar.
Zannedersem lafı çok uzattım. Kusura bakmayın. Sözlerimi burada bitirirken, yarın benim gibi ilk kez oy kullanacak tüm okuyanlara şans diliyorum. Umarım ki kıl meclisi, tüy meclisi diye bin bir çeşit oy pusulasının altından alnınız ak çıkarsınız. Şimdi ben gidiyorum. Nereye mi? gidip Corel Painter programının CD'sini bularak evdeki masaüstü bilgisayarıma yükleyeceğim, yukarıda gördüğünüz çizimi yapıp buraya koyabilmek için. Sizi düşünüyorum! Esen kalın!
s.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder