Sene 2001. Bendeniz ilkokulu yeni bitirmiş, ortaokul hayatına adım atmış, kendi halinde bir talebeyim. İlkokulda sınıfın iki "çalışkan"ından biriyken, ortaokul hayatına adapte olabilmiş değilim. Her derse başka hoca girmesiyle talebelik hayatımda bir sarsıntı yaşıyorum. Akranlarımın aksine; fen bilgisi olsun, matematik olsun, pek başarılı sonuçlar alamıyorum.
Bir de resim dersi var tabii. Resim dersimize ismini zikretmek istemediğim, cadaloz bir karı giriyor maalesef. Öyle ki, benim gibi resim sanatına az çok ilgi duyan birini bile bu dersten nefret eder hale getiriyor. Dur durak bilmeden her hafta çılgın ödevler veriyor, kâh kolaj çalışması yaptırırken kâh kedi merdiveni adlı fantastik çalışmayı yaptırıyor. Bununla da yetinmeyip, her hafta resim dosyamızı getirip getirmediğimizi kontrol ediyor. Kısacası resim dersini külfet haline getiriyor.Genelde kitabını defterini tam getiren, ödevlerini az çok yapan, vasatın üstünde bir talebeyim o dönemler. Ancak resim dersine gelince, pis karının dayatmalarından tiksiniyor, hiçbir şey yapmadan derse geliyorum. Her hafta farklı bir bahane. Anlayacağınız, resim hocamla aram limoni.
Dönem sonuna geldiğimizde, hepimizi karne heyecanı sarıyor tabii. "Olm fen 4 gelecek ama takdir alırım.", "Hoca 100-100 verse, sosyalci 5 verse." diye boş geyikler yapıyorum tıpkı tüm sınıf arkadaşlarım gibi. Nihayet dönem sonuna geliniyor, öğrenciler bahçede toplanıyor, öğretmenlerimiz karnelerimizi dağıtıyor.
Adım okunuyor. Büyük bir neşeyle karnemi elime alıyorum. "Takdir alırım ya kesin." diye düşünüyorum. Ancak karneyle birlikte elime başka bir belge geçmiyor. "Herhalde hocada kaldı unuttu vermeyi." diye düşünüyorum. Heyecanla başlıyorum notlarımı okumaya sırayla. Matematik 4. Sosyal Bilgiler 5. Fen Bilgisi 3. Hmm iyi gidiyor. Beden Eğitimi 5. Derken sıra resim dersine geliyor.
Resim dersinden 1 almışım.
Efendim düşünün halimi. Hemen her arkadaşım okul içinde sergilediği erdemli davranışlardan ve derslerindeki gayretten ötürü takdir belgesi, hiç olmadı teşekkür belgesi almış. Ben ise ilkokuldaki pırıltılı dönemlerimin ardından elime geçen ilk "ciddi" karnede, resim dersimin 1 gelmesinden dolayı ellerim bomboş kalıyorum. Hâl böyle olunca, bu sinir bozukluğuyla gözyaşlarıma mani olamıyorum. Etrafımda teselli dolu yüzler beliriyor. Bunlardan biri de rehberlik öğretmenimiz. "Konuşmak ister misin?" diyor, gözyaşları içerisinde "Hayııgrh." diyorum. Takdir dolu ellerin arasından hızla sıyrılarak kendimi sahile atıyor, İzmir Körfezi'ne haykırıyorum isyanımı.
Efendim işte böyle. Gördüğünüz üzere ortaokul hayatım son derece trajik start aldı. Peki ya sonra ne oldu? İkinci dönem daha dikkatli davranarak resim dersinden 5 aldım. Altıncı sınıftan sonra sevgili resim öğretmenimizi yalnızca 2004 yerel seçimlerinde sandık görevlisi olarak gördüm, yüzümü çevirdim. Ayrıca o günden sonra büyük bir hırsla resim dersine asılarak bugünlere geldim. Yok lan bu son kısmı yalandı. Neyse. Esen kalın!
s.
7 yorum:
hahah:D
yazık lan. :D
sinan hatırladığım kadarıyla o kadın konuşmayı da tam beceremiyodu her kelimenin sonunda ağzından rrşşşhhh!! diye bi ses çıkıyodu.Yazının girişindeki hakaretlerden sonra İyi ki meltem hoca olduğunu yazmamışsın:D
tugrul..
iyi ki... :D
lan sinan olm sansa bak lan hatrladinmi beni ilkokul siralarindan : yiit
aha. hatırladım. yiğit paker'sin sen :D
biraz gecikmeli olsa da bu sayfaya hasbelkader rastlamış bulunmaktayım. adım geçmiş lakin yukardaki yiğit başka yiğit sinancım, yanlış tahminde bulunmuşsun, bunu da belirteyim istedim. saygılar, iyi çalışmalar:)
hadi ya mahçup oldum bak şimdi, sen hangi yiğit'sin ya :D
Yorum Gönder