26 Ağustos 2008 Salı

Tıraş..


Sakal tıraşı olmayı sevmiyorum. "Tıraş" kelimesini bile sevmiyorum. Ben onu "Traş" olarak belledim uzun yıllar, büyük hayal kırıklığı oldu imla kılavuzuna baktığım o an. Yalnız cidden ne iğrenç bir iştir ya bu. Çok klişe bir geyik oluyor ama "Erkeklerin de işi zor her gün her gün tıraş mı olunur ehe mehe." diye düşünüyorum ben bile. 

Ben tıraş olmayı beceremiyorum sanırım. Her tarafım kanıyor. Ama bu öyle kesip kanatmak şeklinde olmuyor genelde. Sivilceler falan oluyor sanırım çenemin altında -ki yok ulan öyle bir şey bir tek tıraş olunca mı ortaya çıkıyorlar?-, yoluyorum onları bıçakla, her taraf benek benek kan...

Üşengeç bir insan olmamdan ötürü lise hayatım boyunca da bu kıllardan çok çektim. Kesmeden geliyordum okula tıpkı bir arsız, tıpkı bir soytarı gibi. Okul kapısına geldiğimde "Mission Impossible" tadında adrenalin dolu anlar geçiriyordum. Bazılarında da yakalanıyordum haliyle. "Ne lan bunlar kaç defa söyledim.", "Sicilini değiştireceğim ulan adi herif!" gibisinden aşağılamaları hep sineye çektim. Sadece sakal değil ki, favorilerim var bir de nedense, bok var sanki. Bak buradaki karikatürlerime, hiçbirinde Elvis'i aratmıyorum evelallah; tabii okul yönetimi Elvis melvis sallamıyor. Tuttular mı koparıyorlardı bir öbek kıl parçasını güzelim favorilerimden.

Uzatıp uzatıp hacı kıvamına gelince kesmek sadece okul yönetimini değil, ev yönetimini de huzursuz ediyor ara sıra tabii. Bazen duyarsız bir öküzmüşçesine öbek öbek köpüklü kılları lavaboya atmamdan ötürü, eve alınan "Lavabo-Aç"ın haddi hesabı yok. 

Sevmiyorum ben tıraş olmayı...

s.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ulan adi herif, şu blog'una harcadığın enerjiyi derslerine ayırsaydın şimdiye astronot olmuştun!

yokkio dedi ki...

herif odtüde lan... daha napsın, yazık lan.

s. dedi ki...

Hah...