13 Temmuz 2009 Pazartesi

Otobüs..


Zannedersem hepiniz otobüse binen insanlarsınız. Otobüs dediğim, şehir içi otobüsler canım. Toplu taşıma araçları. Belediye otobüsü. Onlardan işte.

Ben de biniyorum efendim. İzmirli olanlar bilir; burada iki esas otobüs vardır. Biri 169, diğeri ise 121. Diğer otobüsleri kullananlar lütfen bu lafıma alınmasın, biraz objektif olsun. Gelin itiraf edelim, en popüler iki otobüs bunlar işte. Ben de muhitim itibarıyla bunlardan 169 olanını sıklıkla kullanıyorum. 

169'un ve 121'in yolcu kitlesi; izledikleri güzergâh itibarıyla diğer otobüslere nazaran daha "genç" oluyor. Misal bir 169, öncelikle "İzmir Ekonomi Üniversitesi"nden boya küpü hanımları ve beyleri toplar, yol üstünden "Alsancak"a gezmeye giden gençleri bünyesine katar. Dersaneye giden ortaokul ve lise öğrencileri de her zaman 169'dadır. Gördüğünüz üzere yaş ortalaması oldukça düşük. 121'in güzergâhı da hemen hemen benzer aşamalardan ibarettir, tek farkı karşıdaki yakada yer almasıdır, bu yüzden iki otobüsün yolcu kitlesi oldukça örtüşür.

Her neyse, sadede gelelim. Esas anlatmak istediğim şey, bu toplu taşıma serüvenlerimde kendi adıma girdiğim ilginç tripler, mânâsız düşüncelerdir. Biraz daha açalım. Benim için ortalama bir toplu taşıma serüveni durakta başlar. Durağa gelir gelmez, hemen çevremdeki insanları incelemeye başlarım. Dediğim gibi, yolcu kitlesi genelde bizim gibi gençlerden oluştuğu için mutlaka durakta "kendimi beğendirmeye çalışabileceğim" bir dişi vardır. "Nasıl yani?" demeyin. Bir dinleyin önce. İşte ben; o duraktaki "hoş kız"ı bulurum, ona yakın bir noktada beklerim otobüsü. Gerilirim, kasılırım, bir şeyler yaparım. Arada kızı incelerim bakışlarımla. Yüzde doksan dokuz oranında kız orada olduğumun farkında bile değildir.

Otobüsümüz gelir. Bineriz. Otobüs şartları elveriyorsa, kızın yanını asla kaptırmam. Elverişli değilse, ki çok yüksek bir ihtimaldir, kıza yakın bir noktada yerimi alırım. "İşte" derim, "Bu yolculuğumuzun hoş kızı da bu." Benim için her yolculukta böyle bir kız olur. Ortalama 15-20 dakika süren yolculuğumuzda kızı izlerim ve "kendimi ona beğendirmeye çalışırım" resmen!

Bu noktada gözden kaçırdığım nokta şudur; İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin tahsis ettiği bu ESHOT Belediye Otobüsleri'nin onlarca yıllık tarihinde, hiçbir zaman durakta ya da otobüste yeni bir aşk doğmamıştır, doğmayacaktır da. Otobüs, sadece bölge insanlarını toplu halde bir yerden bir yere taşımayı amaçlayan bir belediye hizmetidir. Bu gerçeği gözardı ederek yaşadığım yüzlerce otobüs yolculuğunun da sonu hep aynıdır. Ya "Otobüsün hoş kızı" benden önce iner, ya ben. Ya da aynı yerde iner, farklı istikametlere doğru yola çıkarız. "Hoşçakal" derim içimden bu yolculuktaki bir daha hiç görmeyeceğim sevdiceğime.

Olm neler diyorum lan ben? Neler yapıyorum? Sapık değilim ben ha. Valla. O kızların da hiçbirini gerçekten sevmedim, hepsi tek otobüslük ilişkilerdi. Burada samimi hislerimizi paylaşıyoruz, arkamdan atıp tutmayın ha. Lütfen. Cık. Neyse esen kalın efendim.

s.

2 yorum:

imagine dedi ki...

üzülme.
bunları ben de yapıyorum.
kızım ben bi de.
bi dk kafamı duvara sürttürüp geliyorum.

Direnk dedi ki...

halbuki güzide belediyenin daha güzel hizmetleri olsa. şöför otobüse binenleri eşleştirse, bi şans verseler bu muhtemel aşklara..

sinan ne yiyip, ne içiyosun abi sen? arkabahçedeki 4 milyonluk tabaklardan sonra çok değiştin abicim :D