Nasılsınız efendim? Beni soracak olursanız; deniz, güneş, kum üçgeninde takılıyorum işte. Bunun yanında söz verdiğim gibi sizlerden de kopmuyor, tee buralardan yetişiyorum. Tabii ki bunda eve varıp bilgisayarı açtığımda yaşadığım "Kablosuz ağlar bulundu!!1!" sürprizinin etkisi de yadsınamaz. Neyse, sadede gelelim biz.
Geçen yazımızın sonunda belirttiğim gibi, ben geçen gün ilk kez dişçiye gittim. Evet, ilk kez. Ne yapayım arkadaş, daha önce bir problem yaşamadım güzelim dişlerimle. Efendi gibi dişlerimi fırçalarım günde üç vakit. Ne çürük görmüşlüğüm vaar, ne tel takmışlığım. Ha tabii şimdi "Peki neden bilmem kaç ayda bir düzenli kontrollere gitmedin ipana reklamındaki çocuklar gibi?" diyebilirsiniz, o zaman bir şey diyemem. Kaçımız gidiyoruz ki kontrollere falan di mi ama?
İşte böyle "Süper dişlerim var hiç çürüğüm yok." diye takılırken, aylar önce birden alt sıralarda uzaklarda sinsi gibi duran bir dişimin köşesinde ufak bir boşluk bolduğunu fark ettim. Tabii ki duyarsız bir öküzmüşçesine "Bişey olmaz yeaaa." diyerek üstünde durmadım. Ta ki, birkaç hafta önce yemekler bana zehir olana dek. Ta ki, acılar içinde kıvranana dek. İşte bunun üzerine bu acı gerçeği önce kendime, sonra da anneme itiraf ettim: "Dişimde bişey var benim."
Randevu alındı. Annemin annesinin, ki anneannem olur kendisi, dişçi olması ve birtakım bağlantıları olmasından mütevellit, tanıdık bir doktora gidildi: Gülüm Hanım. "Gülüm ne lan?" demeye kalmadan kendimi dişçi koltuğunda otururken buldum. Daha önce oturmamış olduğumdan bana uzay mekiği gibi geliyor tabii. Sol tarafımda minimalist bir lavabo, ufak bir su bardağı. Önümden ışıklar geliyor, sağda birtakım matkap gibi şeyler. Olayla hiç alâkam yok. Haliyle içimden "Allaaam ne olacak acaba, acıyo mu lan yoksa, ya dolgu yaparlarsa nası bişey o allaam zor mu." diye düşünceler akıp gidiyor. Tabii ki bunu yanımdaki sevgili Gülüm Hanım'a ve anneanneme çaktırmıyorum.
Efendim ağzımın içine bir ışık sokuldu, çıkarıldı ve dolgu yapılması gerektiği söylendi. Tüm bunların takriben 3 saniyede gerçekleşmesi, tıp dünyasına saygımı artırdı. Ben başımı öne eğdim, "Tamam." dedim titrek sesimle. Sanırsın böbreğimi alacak kadın. Öncelikle ağzımın içine şak diye iğneyi basıvermesin mi Gülüm? Dilim dudağım davul gibi şişmesin mi? İşte bu "uyuşturma" işlemi o kadar kısa sürmedi, tıp dünyasına saygım biraz azaldı. Ancak asıl rahatsız edici olan, yan tarafımdaki Gülüm Hanım ve anneannemin, girdikleri harlı geyiğe davul gibi ağzımla beni de dahil etmeleriydi. Efendim Gülüm'ün oğlu SBS'ye girmiş de, yabancı dili çok iyiymiş de, o da "İnşallah Sinan gibi güzel okullarda okurmuş." da... "Almanca nasıl Sinan zor mu?" diye sordu Gülüm. "Eeşeşe eee zeor tabeei artikeallear felan." gibi şeyler söylediğimi hatırlıyorum. Gülüm bu Medyum Keto tadındaki konuşma tarzımı çok normal karşılamış olacak ki İngilizce ve Almanca dillerinin zorluk seviyeleri hakkında bir hayli soru sordu. Neyse ki uyuştu her tarafımız sonunda.
Bu noktada Gülüm bana küçük miktarda bir sıvıyı ağzımda çalkalamam gerektiğini söyledi efendim. Ben sıvıyı ağzıma götürüyorum ancak çalkalamak için biraz da su almam gerektiğini akıl edemedim ne yazık ki. Bir yudumluk şeyi ağzımda çalkalama çabamı gören çilekeş Gülüm, "Biraz da su al istersen." diye kibarca uyardı beni. Ne yapayım lan, gitmedim daha önce allaallaa.
Bundan sonra çok kayda değer bir şey olmadı. Sadece Gülüm ağzıma hortum soktu, oradan matkapla bir yerleri deldi, içine çimento harcı gibi bir şeyler doldurdu. Anladım ki, dişçilik de bir nevi amelelik. Evet. İlk dişçi deneyimimde ne yazık ki böyle yüzeysel bir çıkarım yapmak durumunda kaldım. Buradan sevgili Gülüm Hanım'a sevgilerimi ve saygılarımı iletiyorum. Ağrı sızı yok Gülüm, kanal tedavisi falan diye gözümü korkuttun da yok öyle bir şey yani. Haydi hoşçakal.
s.
8 yorum:
İtiraf ediyorum yılda bir kez diş doktoru, göz doktoru ve cilt doktoruna giderim.
Birde kan tahlil yaptırırım.
Teyzem doktor ondan dolayı olabilir. Şahsi de olabilir ancak.
hani şu hortum sokuyorlar ya sürekli ağzını kapatma diye, o benim acayip derecede midemi bulandırıyor. neden bilmiyorum.
ya benim ilk gittiğimde yaşta küçük 20lik dişi çekilen biri vardı yanlış dişi çekilmiş anırıyordu bende işte o gün dişçilerden tırstım acımadı sonra
bide abi senin gibi bi blog açtım çiziyorum koyuyorum altına yazıyorum aynen XD
Ben lise 2'de doğum günümde kanal tedavisi geçirmiştim. Artık dişçi mişçi vız gelir yani, bilenler bilir kanal tedavisini. Allah'tan doktor kadındı, tekme felan attım havaya, erkek olsa direk aduket yapıcaktım :D
Geçmiş olsun Sinan, İpana mipana hikaye, Sensodyne diş macunu ve Oral B fırça kullan, arada bi diş ipi kullan, ne biliyim dikkat et yani, mazallah=)
diş ipi mi? lan ne duyarlıymışsınız arkadaş utandım şimdi :D
diş ipi kullanmayınca diş eti kanamasına kadar gidiyor :D
sinan abi sen bide ne duyarlıymışın diyosun ben fırçamın ne renk oldunu hatırlamıyorum
ağrı sızı yok gülüm!koptum ya mal mal ahaha
Yorum Gönder