Efendim geçenlerde Disko Kralı'na gittiğim yetmiyormuş gibi, ardımda çalışılması gereken sayfalarca psikoloji notunu bırakarak geçtiğimiz haftasonunda da soluğu İstanbul'da, ablamın yanında aldım.
Siz bilmezsiniz; ablam Şehir Tiyatroları'nda çalışır benim. O yüzden çevresinde böyle "Aa şu dizide vardı ya." diyebileceğimiz az-çok ünlü insanlar vardır. Hah, işte bu haftasonu İstanbul günlerimizin sonuncusunda, o "Az ünlü"lerden birinin düğününe davetsiz misafir olarak gidiverdik ablamın sayesinde. Serdar Orçin. Yaz Google'dan bak kesin tanıyorsundur. Yazgı'daki adam hani. Barda'da da şey yapıyor. Neyse.
Ulan böyle bir şey gündemimde yoktu tabii gitmeden önce. O yüzden ben de öküz gibi Xside ayakkabılarımla, kötü kazağımla falan gittim İstanbul'a. Sakalım da beş karış uzamış. Düğün dediğim de marjinal düğün haa, kokteyl tadında. Millet kostüm falan giyiyor özel. Beni aşıyor. Ben de o tipimle atladım gittim düğüne, kapkaççı kostümü diyecektim soranlara.
Neyse en azından bir gömlek aldım falan gitmeden. Santralistanbul'a vardık. Ulan bakıyorum, herkes ünlü arkadaş. Herkes de birbirini tanıyor. Ortada tek şaşıran benim. Ayı gibi bağırıyorum "Aaaaaaa Yaprak Dökümü'ndeki Tahsin buuuuu.", "Aaaaa Avrupa Yakası'ndaki karıııııı." diye. Oraya ait değilim, bu bir gerçek. Neyse elimde şarabımla etrafa bakıyorum öyle. Adamcağızın biri de peynir ve küçük domates getirdi kürdanda. Şarapla iyi gider hesabı.
Şimdi benim bir hamlede yutabileceğim boyutta boktan bir şeydi getirdiği açıkçası. Lakin ayı gibi gözükmeyeyim diye ısıra ısıra iki parçada yiyeyim dedim. Ne var lan, gayet masumane bir hareketti bence. Lakin hesaba katamadığım, domatesin bol sulu bir sebze (Sebze mi?) olmasıydı dostlar. Domates suluydu. Domates diriydi. Isırınca içinden şüheda gibi su fışkırdı, şüheda! Sanat camiasında görülmemiş bir hareketti.
Tuvalete gittim, aynanın karşısına geçtim. Ağzımın kenarındaki kırmızılıklara, gömleğime sıçramış domates sularına baktım umarsızca. Olacak iş miydi Serdar Orçin'in düğününde. Kafamı çevirdim, sağımda Yaprak Dökümü'ndeki Tahsin işiyordu. Dışarı çıkıp düğünün geri kalanını ikramları geri çevirerek geçirdim. Oraya ait değildim, bu bir gerçek.
s.
Bunları biliyor muydunuz: Kaygısızlar'daki Eleman'ın şu anda 43 yaşında olduğunu.
5 yorum:
ahahahaha sinan :D kumpiri kabuguyla yiyen insanın küçücük domatesi ısırarak yemesi?
Güzel hikayeymiş. Canımın sıkıldığı bir anda yüzümü güldürdün. Allah seni ne etmeye!?
mor gömlekmi aldın orda
haha şuheda coşkusunda çok üldüm
"Şüheda"nın kelime anlamı "Şehitler" demektir. Mizahın da bir sınırı var Sinan Gürcan.
Yorum Gönder